18 Kasım 2016 Cuma

Savaşçı Craith

Savaşçı Craith'in Öyküsü

Craith, bir kelt savaşçısıydı bilmeyenler için söylüyorum Keltler vücudunu maviye boyatan Britanya'daki savaşçı toplumdu ve Roma'nın Britanya'yı yönetmesine karşılardı. Romalılarla savaşırlardı. Neyse, biz hikayemize geçelim:

 Bir gün savaşçı Craith, kenndine şöyle dedi:"Ben büyük bir savaşçıyım, şimdiye kadar hiç savaş kaybetmedim ama yalnızım. Saçları kömür karası, teni kar beyazı ve yanakları kan kırmızı bir kadınla evlenmek istiyorum. Gel gör ki tüm  bu özelliklere sahip tek kadını, dünyanın ta öbür ucundaki Mighty Blows'taki Dev Fovor esir tutuyor." Böylece Craith, dev Fovor'la dövüşüp kadını kurtarmak için yola çıktı. Yolda yürürken yol kenarında elinde bir taşla duran bir savaşçı gördü. "O taşla ne yapacaksın?" diye sordu Craith.
" Dünyanın ta öbür ucundaki ağacın en üst dalına konmuş kuşu görüyor musun?" dedi savaşçı işaret ederek. "Bu taşla onu vurup akşam yemeğinde yiyeceğim".
 Craith gözlerini kısarak baktı ama birşey göremedi.
"Benimle gelsen iyi olur", dedi savaşçıya. " Senin gibi keskin gözlü bir yoldaş işime yarayabilir."
 İki adam birlikte yola koyuldular. Çok geçmeden kulağını yere dayamış halde yere uzanmış bir savaşçı gördüler.
" Ne yapıyorsun?" diye sordu Craith.
" Dünyanın ta öbür ucundaki çimlerin büyümesini dinliyorum." dedi savaşçı.
" Bizimle gelsene," dedi Craith. " Maceramızda senin gibi işiten biri bize yararlı olabilir."

Böylece üç adam birlikte yola koyuldular. Biraz geçmişti ki arkalarından tam, tam, tam diye yaklaşan bir ses duydular. Arkalarına dönüp baktıklarında, hızla gelen bir savaşçı gördüler. Adamın bacağı dizinden kıvrılıp  arkasına bağlanmış bu adam da çok hızlı koşuyormuş o yüzden tek ayakla gidiyormuş. Neyse bunlar yola çıkmış. Sonra Mighty Blows'un devi Fovor'un şatosu önlerinde belirdi. Savaşçı Craith veüç yoldaşı surların gerisinde durup seslendiler: "Dev Fovor! Saçları kömür karası, teni kar beyazı, yanakları kan kırmızısı kadını kurtarmaya geldik. Onu serbest bırak."

 Dev onların seslendiğini duyunca bir kahkaha attı. "Bana dünyanın öbür ucundaki kuyudan üç şişe su getirin!" diye pencereden bağırdı. "O zaman gitmesine izin veririm söz veriyorum!"

"Git suyu getir!" dedi Craith hoplayan savaşçıya. Savaşçı bacağını çözüp ayağını yere koyar koymaz gözlerden kayboldu. Göz açıp kapayana kadar dünyanın öbür  ucundaki kuyuya vardı. Şişeleri doldurduktan sonra da dönüş yolculuğuna başladı. Ancak yolu yarılamışken şöyle düşündü: "O kadar hızlı gidiyorum ki onlar daha gözlerini kırpmadan ben dönmüş olurum! Burada oturup biraz dinlensem ne olacak ki?" Bir ağacın altına oturup şişeleri yanına koydu. Ancak hava sıcak, altındaki çimenler de yumuşak olduğundan hemen uykuya daldı. Devin şatosunda Craith ise huzursuz olmuştu. "Nerede kaldı bu adam?" diye sordu diğer yoldaşına. Hassas kulaklı savaşçı yere uzanıp kulağını toprağa dayadı. "Yarı yolda horladığını duyuyorum!" dedi. "Keskin gözlü arkadaşım, onu uyandırmak için bir kaya fırlat!" Keskin gözlü savaşçı  dünyanın öbür ucuna giden yolun yarısına baktığında, arkadaşını yol kenarında kestirirken gördü. Bir kayayı kaldırdığı gibi fırlattı. Kaya havada yüzlerce kilometre uçtu, ta ki uyuyan adamın tam gözlerinin ortasına çarpana dek. Adam irkilerek uyandı. "Uyuyakalmışım!" diye bağırdı. "Hemen yola koyulmam lazım!" Kuyudan aldığı suyla birlikte, çarçabuk Fovor'un dünyanın öbür ucundaki şatosuna gitti. Dev Fovor verdiği görevin yapıldığını görünce küplere bindi. Ancak söz vermişti, bu yüzden saçları kömür karası, teni kar beyazı "bla bla bla" olan kadını serbest bırakmak zorunda kaldı. Craith bu kadınla evlendi ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar ve diğer üç savaşçı da Craith'le birlikte yaşadı.



SON


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder